Trabzon’da faaliyet gösterip Doğu Karadeniz Bölgesi’ne hizmet veren Yuma Oyuncak firmasının sahibi Nüzhet Karahasanoğlu faaliyetlerini ve sektörün sorunlarını anlattı.
Yuma Oyuncak firmasının kuruluşu ve gelişimi hakkında bilgi verir misiniz?
“Firmamız oyuncak sektörüne ilk 1980 yılında perakende satışla başladı. Daha sonra hizmet ağımızı geliştirerek perakende mağazalarımıza toptan merkezimizi de ekledik. Karadeniz bölgesinde toptan ve perakende mağazaları olan ve eğitim alanında anaokulları, park bahçe gruplarına hizmet veren tedarikçilerden biri haline geldik.
Ayrıca 2 yıl önce şirketimiz çıtasını daha da yükselterek İstanbul merkezli ithalat büromuzu da açtık. Firmamız Türkiye’de belli standartların üzerindeki ithalat ve imalatçılarla çalışırken aynı zamanda da yurt dışında kendi belirlediğimiz ürün gruplarını yaptırarak çeşidimizi daha da güçlendirdik.
Ürünlerimizi çocukların gelişimine katkı sağlayacak ve hiçbir şekilde sağlığına zarar vermeyecek gruplardan seçiyoruz. Kalitemizle bilinçli müşteri kitlemize hizmet vermeyi devam ettirmeyi amaçlıyoruz.”
Oyuncağın çocuk gelişimindeki etkisi nelerdir?
“Çalışmakta olduğumuz eğitim kurumları ve çocuk gelişim uzmanlarıyla ortak fikrimiz doğru oyuncakla erken yaşta tanışan çocukların el becerisi, koordinasyonu, neden sonucu kavrama yeteneği, el-kol-bacak motorlarını çalıştırabilme kabiliyeti hiç tanışmamış ya da geç tanışmış çocuklara oranla çok daha yüksek olduğudur.
Bu da şu sonucu çıkarıyor ki çocuk ne kadar erken yaşta oyuncakla tanışırsa düşünme ve kavrama becerisi o kadar erken artıyor.”
Sektörde tüketici yönelimi nasıl ve tüketiciye nasıl hareket edilmeli
“Ülkemizde oyuncağa ayrılan bütçe maalesef Avrupa’nın çok gerisinde, çocuk gelişiminde ne kadar etkili olduğunu anlamayıp masraf olarak nitelendiren insanlarla hala da karşılaşmaktayız. Öte yandan yeni nesil ebeveynlerin çocuklarının doğumundan itibaren onların gelişimiyle ilgili olan ürünleri talep etmelerini ve bunu yaparken de oyuncağın kalitesi ve fonksiyonlarına özen göstermelerini sevindirici bir gelişme olarak gözlemlemekteyiz. Bu da demek oluyor ki gelecek nesiller sektörümüzün gelişmesine daha da katkı sağlayacaklardır.
Perakende satışın dışında oyuncak sektörü eğitim kurumlarında da her geçen yıl yerini ve önemini artırmaktadır. Kreşler ve anaokullarında çok daha ön plana çıkmaktadır. Önceden sadece plastik Legolar varken şimdi biz imalat ve ithalatçıların da desteğiyle ahşap, plastik ve silikon malzemelerle sağlam, dayanıklı ve en önemlisi de sağlıklı ürünleri tüketicinin isteğiyle en üst kaliteyle buluşturmaya çalışıyoruz.
Tüketiciye nasıl davranmalı sorusuna gelince, her ne iş yaparsanız yapın öncelikle işinizi seveceksiniz ve bunu bir hobi gibi düşüneceksiniz yani demek istiyorum ki işinizden zevk alacaksınız. Sektör olarak şanslıyız çünkü biz dünyadaki en güzel şeyle yani çocuklarla çalışıyoruz ve Yuma Oyuncak olarak sloganımız Biz Çocukları Çooook Seviyoruzzz…….
Bunun yanında 36 yıllık tecrübemizle yetiştirdiğimiz ve eğittiğimiz profesyonel kadromuzla, değerli müşterilerimizi daha iyi anlamaya ve onlara daha hızlı yardımcı olmaya çalışıyoruz.”
Oyuncak sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“Hem imalatçıyı hem de ithalatçıyı birlikte büyütmenin, ülkedeki gelir düzeyine göre kaliteli oyuncak dağılımını artırmanın ve yurt dışına ihracat yapmanın yollarını düşünmeliyiz. Çünkü oyuncak sektörü doğru şekilde ne kadar büyürse bu sektörde hizmet veren firmaların da gelişimi o oranda artacaktır. Biz firma olarak iyi bir oyuncak pazarının oluşmasını ve herkesin kendi bulunduğu noktada yaptığı işi en iyi şekilde profesyonelce yapmasının gerektiğini düşünüyoruz. Bu hem sektörü hem de gelişmesini destekleyecektir.
Çocuk varsa oyuncak ta var olacaktır. Oyuncak olduğu sürece de onu üretecek, pazarlayacak, dağıtacak ve satacak bir takım firmalar olmak zorundadır. Hasbro ve Mattel gibi oyuncak devleri Ar-Ge, dizayn çalışmaları, film ve reklamlara büyük yatırım yapmaktadırlar. Bu da bize dünyanın oyuncağa verdiği önemi ve ayırdığı bütçeyi bunun sonucunda getirdiği büyük pazarı görmemizi sağlamaktadır. Hedeflerimiz bellidir; Avrupadaki ürün kalitesini yakalayarak ve tüketiciyle buluşturmada ki profesyonelliklerini örnek alarak sektörümüzü ülkemizdeki her çocukla buluşturmak.”
Türkiye’de oyuncak ithalatını ve üretimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Türkiye’de oyuncak üretiminin yapılanması için çok iyi bir Ar-Ge çalışması yapılması lazım. Üretilecek her ürünün bir Ar-Gesi var. Dünyada BMW ’nin 2017 modeli çıkmadan onun oyuncağını yapan bir piyasa var. Sürekli piyasayı araştıran bunun için altyapı oluşturan ve Ar-Ge çalışmaları yapan dinamik bir sektör içindeyiz. Bu dünya devleri 365 gün özgün üretim yapmak için uğraşıyorlar. Biz de sadece kopyalama var, kendimiz üretmiyoruz. Bazısı daha iyi plastik kullanıyor bazısı lisans vuruyor. Bizler de dünyadakiler gibi bu sektörde genç beyinlere, yaratabilecek kapasitedeki insanlara yer ve bütçe ayırmalıyız. Yeni fikirler ve yeni sunumlar hem bizi hem de pazarımızı çok üst noktalara taşıyacaktır.”
Perakendeci esnafa tavsiyeleriniz nelerdir?
“Bizim işimizdeki en önemli özellik ne kadar çok çeşit ürün varsa ve bu ürün ne kadar hızlı dönüyorsa tüketim yani satış o kadar hızlı oluyor demektir. Ülkemizde perakendeci 6 aylık, 9 aylık veya 1 senelik gibi çok uzun vadelerde mal tedarik ettiği için gereksiz mal alımını çok yapıyor. Halbuki ihtiyacı kadar mal alsa ve ihtiyacı kadar malı satsa sirkülasyonu daha çok olacak ve daha çok iş yapacak. Örneğin küçük ölçekli bir esnaf 10 koli yerine 30 koli mal alıyor. İlk 15 gün hareket oluyor ve sonra satış azalıyor, sonrasında gelen müşteri her geldiğinde aynı ürünü görüp çeşit azlığından şikayetçi oluyor.
Bizim kendi perakende mağazalarımızda yaptığımız, toptan ve ithalat müşterilerimize her zaman verdiğimiz bir tavsiyemiz var. Yakın olan müşterilerimize haftada ya da 15 günde bir uzak olanlara ise en az ayda bir gelmeleridir. Çünkü bizim tüm mağazalarımıza her gün yeni ürün çeşidi girmektedir. Bunu prensip edinen müşterilerimizin yüzünün güldüğüne ve dostluğumuzun her geçen gün daha da artığına şahit olmaktayız.”